Merhaba arkadaşlar yine ben. Sanırım bende olmasam bu bölüm boş kalacak.
Yeni bir hikayemi daha sizlerle paylaşıcam. Yalnız bu diğerleri gibi yarım değil.
devamı var ancak bilgisayar ekrenında okumanın zevk vermiceni düşündüğüm
için kısa bir bölümünü paylaşıcam
Uygarlık: Yeni Dünya
Dünya Tarihi İle M.Ö 3600
Güneş sistemi dünya gezegeni yörüngesi
Paramus çalan saatin sesiyle uyandı. Her zamanki gibi etrafına baktı. Yıllardır yaşadığı bu oda her sabah ona yabancı geliyordu. Yaşadığı sıkıntılar, yaptığı kötülükler sanki daha dün yaşanmış gibi ruhunun derinliklerinde acıya sebep oluyordu. İlk önce yatağından kalktı ve baş ucunda bekleyen kahvaltıyı kucağına aldı. Lokmalar boğazından geçerken onları elde etmek için yaptıklarını hatırlamak nefesini kesti.
Her gün aynı şeyleri yaşıyor olmasına rağmen bu gün içinde farklı bir his vardı. Kalbinin derinliklerindeki bir şey, yakında her şeyin düzeleceğini söylüyordu. Kahvaltısını bitirip odada dolaşmaya başladı. Aklına yine her sabahki gibi ulusu Biyotların Huud ve Martus halklarına yaptıkları geldi. İşte Paramus’un içindeki sıkıntının nedeni de buydu. Yıllar önce yaşanan bu savaşta kullanılan bir piyon olamak onun en büyük utancıydı. Onlarca yıllık askeri psikolojinin verdiği deneyimle bu düşüncelerinden sıyrıldı. Bulunduğu odanın penceresine geçip dışarıya baktı. Uzayın sonsuz boşluğunda garip bir şeyler oluyordu. İlk kez bu karanlık boşluk ona huzur ve mutluluk vermişti. Gezegenler, yıldızlar, galaksiler sanki hepsi Paramusa yeni bir şeylerin mesajını vermeye çalışıyordu. Her gün karanlık bir hiçlik olarak gördüğü bu boşluk bu gün daha canlı daha parlak görünüyordu. Sanki yeniden doğmuş gibiydi. Daha önce umursamadığı yıldızlar bütün ihtişamlarıyla gövde gösterisi yapar gibi duruyorlardı. Gözlerini bu harkulade güzelliğin içinde gezdirmeye başladı. İçinden daha önce niye bu güzelliği fark etmediğini düşündü. Bu güzelliği yıllar önce fark etmiş olsaydı, her sabah aynı vicdan azabıyla acı çekmezdi